Son yıllarda Türkiye’de Black Friday hemen her mağazada ve e-ticaret platformunda karşımıza çıkıyor; ancak yapılan indirimler ABD’deki %40–70 seviyelerindeki agresif kampanyalara kıyasla oldukça düşük kalıyor. Türkiye’de indirimler çoğu zaman sınırlı stokla, seçili kategorilerle veya bankaların ek kampanyalarıyla desteklenen daha dar bir çerçevede gerçekleşiyor. Buna rağmen Black Friday, yerel ekonomide yılın en hareketli dönemlerinden biri hâline geldi.
Black Friday’in kökeni 1960’lara dayanan bir kavram. İlk olarak Philadelphia’da Şükran Günü sonrası alışveriş yoğunluğunu ve trafik kaosunu tanımlamak için polisler tarafından “Black Friday” olarak adlandırıldı. Kalabalıklar şehri kilitleyince bu ifade yerel gazetelere kadar taşındı. 1980’lere gelindiğinde ise perakendeciler bu terimi yeniden çerçeveleyerek, yıl boyunca zarar eden mağazaların hesaplarının “kırmızıdan siyaha” geçtiği (zarardan kara döndüğü) gün olarak pazarlamaya başladı. Böylece Black Friday, bir trafik ifadesi olmaktan çıkıp, büyük indirimlerin sembolüne dönüştü.
Kökeni ABD’de fiziksel mağaza kuyruklarına dayanmasına rağmen bugün Black Friday dijital dünyanın bir geleneği. Türkiye’deki markalar da bu küresel ritüeli benimseyerek kasım ayını neredeyse tamamen kampanya sezonuna çevirdi. Ancak ekonomik koşullar, döviz dalgalanmaları ve tedarik maliyetleri nedeniyle ABD’deki kadar büyük indirimler yerine daha stratejik ve sınırlı fırsatlar sunuluyor.









