WhatsApp’ın Avrupa’daki Kanallar büyümesi, uygulamayı klasik bir mesajlaşma deneyiminin ötesine taşıdı. Aylık 45 milyon aktif kullanıcı barajını aşan Kanallar, platformu Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (Digital Services Act – DSA) kapsamındaki “çok büyük çevrim içi platform” eşiğine yaklaştırıyor. Bu statü, WhatsApp’ın artık sosyal ağlarla benzer düzeyde sorumluluk üstlenmesi anlamına geliyor.
DSA; yasa dışı veya yanıltıcı içerikle mücadele, şeffaf moderasyon uygulamaları, kullanıcı raporlama araçları ve bağımsız denetimler gibi yükümlülükler getiriyor. WhatsApp, Kanallar üzerinde bilgi kirliliğini, taciz girişimlerini ya da koordineli propaganda kampanyalarını tespit edecek ve raporlayacak yeni mekanizmalar kurmak zorunda kalacak. Meta bu yükümlülükleri yerine getirmezse, AB’nin yıllık gelirin yüzde 6’sına varan oranlarda ceza kesme yetkisi bulunuyor.
Şirket, uçtan uca şifrelemeyle korunan özel sohbetlerin DSA kapsamında değerlendirilmediğini savunuyor. Ancak Kanallar’ın herkese açık yapısı, WhatsApp’ı Telegram ve Instagram’daki yayın kanallarıyla aynı lige taşıyor. Bu da platformun “mesajlaşma uygulaması mı, yayın ağı mı?” sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Avrupa’da başlayacak DSA dönemi, WhatsApp’ın gelecekteki ürün stratejisini ve mesajlaşma uygulamalarının sınırlarını yeniden tanımlayacak gibi görünüyor.









